23 Ekim 2023 tarihinde, Türkiye’nin çeşitli illerinde hissedilen şiddetli bir deprem, günlük yaşamın akışını aniden alt üst etti. Bu durum, özellikle kalabalık alanlar, özellikle de yemekhanede çalışan ve yemek yiyen insanlar için büyük bir paniğe neden oldu. Böylesi anlar, insanların yaşamlarındaki öncelikleri ve kriz anındaki davranış biçimlerini gözler önüne seriyor. Yemekhanede yaşanan bu olayda, bazıları paniğe kapılarak kaçış yolunu tercih ederken, bazıları ise yemeğine sahip çıkarak masada kaldı. İşte o anlarda yaşananlar.
Öğle saatlerinde meydana gelen depremin ardından, yemekhanede yüzyüze gelen insanların tepkileri oldukça çeşitliydi. Bazıları, aniden sarsılan masalar ve dökülen yemeklerin oluşturduğu kargaşada yemeğini bırakıp çıkış kapısına yöneldi. Gözlerindeki korku ve hüsran ifadeleri, panik içinde kaçışan insanları daha da endişeli bir hale soktu. Diğer yandan, bazı bireyler masalarında kalmayı tercih ederek yemeklerini tamamlamaya çalıştı. Bu durum, farklı insan psikolojilerini ve önceliklerini gözler önüne serdi. O an, bazıları için alışkanlık ve yemek yeme eylemi diğer her şeyin önündeydi.
İnsanların deprem anındaki tepkileri, sadece eğitim düzeyine veya daha önce edinilen deneyimlere göre değil, aynı zamanda kişisel özelliklerine göre de değişebiliyor. Kimi insanlar, güvenlik kaygısı ile hemen hareket ettikleri için hızlıca dışarıya çıkmakta tereddüt etmemelere rağmen, bazıları için bir yemek masasında kalmak oldukça önemliydi. Farklı kültürlere ve yaşam şekillerine sahip olan bireyler, aynı olay karşısında değişen tepkiler vermekte. Bazıları için en değerli şey, o anki yemeği bitirmek olurken, diğerleri hemen güvenli bir alan arayışı ile dışarı fırladı.
Bu olay, kriz anlarında insanların davranışlarını anlamak adına önemli bir örnek teşkil ediyor. Deprem durumunun getirdiği anlık korku ve kaos içinde, bazı insanlar gibi paniğe kapılmadan, panik evresini atlatmayı başararak yemeğine sahip çıkanları görmek ise oldukça ilginçti. O anlar, hayatta kalma içgüdüsü ile günlük yaşamın alışkanlıkları arasında nasıl bir gerilim olduğunu gösteren bir kesit sundu. Her birey farklı bir hikaye ile bu durumu yaşarken, aynı zamanda sosyal normların ve kişisel tercihlerinin de bu tür olaylarda ne denli belirleyici olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Yaşanan depremin ardından yemekhanede kalan, yemeğini bitirerek bir öncelik belirleyen kişiler, kendilerine ait bir alan yaratırken, diğerlerinin kaos içinde kaybolmasından farklı bir deneyim yaşadı. Bu tür olaylar, toplumsal psikolojiyi de sorgulatıyor. Geçmişte benzeri felaketlerde bireylerin nasıl davrandıkları, bu anlarda insanların ailelerinden ve sevdiklerinden uzak kalma korkusu ile yemeğini göz ardı etmemek adına nasıl bir mücadele verdiklerini düşündürüyor.
Sonuç olarak, deprem anında yemekhanede yaşanan olaylar, insanların ruh haline dair ilginç ipuçları sunarken; bu tür anların nasıl farklı farklı tepkilere yol açabileceğini gösteriyor. Bu olay, bir yandan depremlerin yarattığı kaygıyı ve belirsizliği ifade ederken, diğer yandan bireylerin hayatlarında neyin öncelikli olduğunu gösterdi. Kaos ve korkunun birlikte yaşandığı bir ortamda, birçok insana yemek yemeği ve onun tadını çıkarma hissinin ana öncelik olduğunu hatırlatıyor. Bu da hayatın ne kıymetli olduğunu hatırlatan bir derinliğe sahip.