Venezuela, ABD'nin Karayip Denizi'ndeki askeri harekâtlarını sert bir dille eleştirerek, bu adımların bölgedeki gerilimi tırmandırdığını belirtti. Venezuela Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, söz konusu eylemlerin uluslararası hukukun ihlali olduğunu vurgularken, bölgesel güvenliğe tehdit oluşturduğunu ifade etti. Ülke, bu durumu yalnızca kendi topraklarına yönelik bir saldırı olarak görmekle kalmayıp, aynı zamanda Latin Amerika'daki diğer ülkeleri de olumsuz etkileyebilecek bir gelişme olarak değerlendirmekte.
ABD, Karayip Denizi'nde önemli bir askeri varlık bulundurmakta ve bu durumu sık sık çeşitli askeri tatbikatlarla pekiştirmektedir. Bu durum, Venezuela'nın güvenlik endişelerini artırırken, ülke yetkilileri bu tür askeri hareketlerin artmasının, yalnızca Venezuela'nın değil, bölgedeki tüm ülkelerin istikrarını tehdit ettiğini öne sürüyor. ABD'nin askeri varlığına yönelik olarak Venezuela'nın yabancı düşmanlığı ve egemenlik ihlalleri gibi çeşitli açılardan eleştirilerde bulunması sır değil. Hükümet, Karayip Denizi'nde meydana gelen bu tür olayların, kıtanın barışçıl geleceğini tehdit ettiğini savunuyor.
Venezuela, diğer Latin Amerika ülkeleriyle birlikte bir dayanışma içerisinde hareket etme çabası içerisinde. Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamasında, bölgedeki ülkelerin barış ve istikrar için işbirliğine gitmesi gerektiği vurgulanmakta. ABD'nin askeri yığınağı, yalnızca Venezuela'ya yönelik bir tehdit değil, aynı zamanda bölgedeki diğer ülkeler için de bir uyarı niteliği taşıyor. Venezuelalı yetkililere göre, bu tür girişimler, ülkeler arası ilişkileri zedelemekte ve bir güvenlik krizi yaratma potansiyeline sahip. Bu bağlamda Venezuela, uluslararası toplumu bu durumu göz önünde bulundurarak, birlik ve beraberlik içinde hareket etmeye davet ediyor.
Sonuç olarak, Venezuela'nın ABD'nin Karayip Denizi'ndeki askeri eylemlerine karşı ortaya koyduğu bu tepki, sadece resmi bir açıklama olmanın ötesinde, bölgedeki gerilimlerin nasıl tırmanabileceğine dair önemli ipuçları sunmakta. Venezuela, bu tür hareketlerin bölgesel güvenlik üzerinde büyük etkiler yaratabileceğini ve bu durumun kaçınılmaz olarak yalnızca kendi ülkesini değil, tüm Latin Amerika'yı derinden etkileyeceğini anlamakta. Dolayısıyla, bölgedeki barışın sağlanabilmesi için diplomatik çözüm yollarının öncelikli olarak dikkate alınması gerektiği aşikâr.