Son günlerde dünya genelinde dikkat çeken gelişmelerden biri, ABD’nin eski Başkanı Donald Trump’ın Kafkasya bölgesinde barış sağlama çabalarıdır. Azerbaycan ve Ermenistan’ın uzun yıllardır süren çatışmalarının ardından sağlanan bu anlaşma, yalnızca iki ülke için değil, tüm bölge ve dünya için kritik öneme sahiptir. Bu yazıda, Trump’ın aradığı barışın ne anlama geldiğine, anlaşmanın detaylarına ve sonuçlarına yakından bakacağız.
Azerbaycan ve Ermenistan, tarihsel olarak zengin kültürel geçmişlere sahip iki devlet olmasına rağmen, özellikle Dağlık Karabağ bölgesi üzerindeki hak iddiaları nedeniyle sürekli bir çatışma içinde olmuşlardır. Küçük çaplı çatışmalarla başlayan bu gerginlik, zamanla büyük savaşlara dönüşerek yüzlerce insanın hayatını kaybetmesine ve on binlerce insanın yerinden olmasına sebep oldu. Ancak son dönemde gerçekleşen diplomasi çabaları, Trump’ın bölgedeki barış arayışları ile birleştiğinde, yeni bir anlaşmanın zeminini hazırladı.
Bu anlaşma, sadece iki ülke devletleri arasında değil, aynı zamanda bölgede yaşayan halklar arasında da bir uzlaşı sağlama amacı gütmektedir. Anlaşmanın bazı temel maddeleri arasında sınırların belirlenmesi, karşılıklı olarak savaş tutsaklarının serbest bırakılması ve ekonomik iş birliklerinin artırılması yer almaktadır. Trump’ın bu süreçteki rolü, hem bir arabulucu olarak hem de uluslararası baskı oluşturarak iki tarafı masaya oturtması açısından oldukça önemlidir.
Azerbaycan-Ermenistan anlaşmasının bir diğer önemli boyutu ise bölge üzerindeki jeopolitik etkileridir. Kafkasya, Rusya, İran ve Türkiye gibi güçlü ülkelerin yanı başında yer aldığı için, burada gerçekleşecek herhangi bir barış ya da çatışma, bu devletlerin stratejilerini doğrudan etkilemektedir. Trump, bu süreçte ABD’nin etkinliğini artırmaya çalışarak, bölgedeki güç dengesinin değişimine katkıda bulunmak istemiştir. Böylece hem kendi ülkesinin dış politikasını güçlendirmiş hem de bölgedeki istikrarı sağlamaya yönelik bir adım atmış olmaktadır.
Bununla birlikte, anlaşmanın kalıcılığı ve sürdürülebilirliği, tarafların bu yeni durumu ne kadar sahiplenip sahiplenmeyeceklerine bağlıdır. Gergin bir geçmişe sahip olan iki ülkenin, birbirlerine karşı geliştirdikleri güven eksikliği, bu tür anlaşmaların uzun ömürlü olmasını zorlaştırmaktadır. Ancak, Trump’ın bölgedeki barış arayışının kalıcı hale gelmesi için uluslararası toplumu da bu sürece dahil etmesi gerekecektir. Aksi takdirde, yıllardır süregelen bu çatışma, yeniden alevlenebilir.
Sonuç olarak, Trump’ın Kafkasya’da sağladığı barış, Azerbaycan ve Ermenistan için bir dönüm noktası olma potansiyeline sahip. Ancak, bu barışın kalıcı hale gelmesi için her iki tarafın da yapıcı bir tavır sergilemesi ve izlenilen yolu benimsemesi gerekmektedir. Ortaya çıkan bu anlaşma, sadece iki ülkenin kaderini değil, aynı zamanda bölgedeki diğer güçlerin stratejilerini de şekillendirecektir. Trump’ın bu meselede üstlendiği rol, tarih sahnesinde önemli bir yere sahip olabilir.